DeriNLikSarHoshluu

Sunday, July 18, 2010

ÇOCUKLU-KUM

ÇOCUKLU-KUM
beni güneşe geri götür dilim
dedi adam
sakar kedilerin sütünü saklarken
bir ara sokak ışıltısı vurdu
sağ yanağına
döndü baktı
küçük bir dere aktı
güvercinlerin kanadından aşağı
bir
koku
süzüldü
geleceğe
sıfır numara traşlı bir çocuk
pijamasıyla koştu yalınayak
çiş deresinin parıltılarıyla
'' yaz tahtaya bir daha
tut defteri kitabı''
melodiler kaçıştılar pencerelerden
geleceği umurunda bile olmayan şehrin
uyuyan kenar mahallesinden...
birazdan siyah beyaz televizyonlar başlar
ışık saçmaya
birkaç bağırtı ve ağlayış
kedi iniltilerine karışır
bulaşık suyunun dökülme zamanıdır
herkes herkesin döktüğünü bile bile
ve

herkes herkesten
gizleye gizleye
sidikli dereye karışır bulaşık suları!
Yarın ''karşı maalleye''gidilecek
gülle oynanacak
belki kavga da çıkar
kuş lastiğini hazır tutmalı
***
koca mahalle bir yay gibi
koca mahalle bir trambolin
geleceğe zıplamak için
bir daha ancak rüyalarında dönebilirsin!
***
uçurtmalara niye'' kasnaklı'' diyorlar
diye merak etmez bu mahalleliler
peki hamur?
Yapıştırmaya gerekecek
ya kargılar nerede?
***
boş arsadaki su birikintisine bıraktı
mavi çizmesinin tekini
ya annesi fark ederse
herkesin denizinde çizmesini yitirdiğini!
Şimdi yeni ülkeler keşfetmeli
karşı mahallenin arkası
acaba ne ülkesi?
***
bir gün anımsayacak
yasemin kokularını
hızla sokak aralarında koşan bir yasemin formunda
ve
yirmi yılda bir
sabahları ayazda
buz tutan
kaldırım kenarı su birikintisini
yirmi yılda bir
yirmi santimetrekare buzda
bale yaparsın buralarda!
Sokakların adı yok
oturanlarıyla anılır
evlerin numaralarını devlet bilir bir tek!
Bir sırdır henüz mavi su plakası
kırmızı elektrik numarası
sanki bir işaret!
***
Elele dolaşmaz sevgililer
taksiye binmekse ibadettir
uhrevi
seyrek
o kadar da meraklı
***
burada büyüyen çocuklar
rüyalarını anımsamazlar
çünkü uykuları
yaşamdır!
Artık her güzellikte
o çamurlu birikintiyi
her lükste sidikli dereyi
ararlar
ararlar
aralarlar
zamanda kaybolmuş bu yaşam anına
''mahalle'' der çocuk
ya zamanda kaybolmuş bu çocuğa
kim söyler gerçeği
kim anlatır
'' tanrıda kayboldun çocuk
korkma
tanrıda''
***
bulamzsın o sesleri yıllar sonra
kulağında bir çınlama
o günlerin is kokulu soğuğundan
kırk yılda bir de bir gece görüntüsü
uyunmadık seyrek zamanlarda..
bir efsanedir hamamböceklerinin büyüklüğü
şimdi
taşaklarını ısırıkenkarıncalar
süpürge çöpleri ile tecavüz edilen yuvalar
ve
taşlayamadıkları için
''bize babamı getiiir'
bağırtılarının kahramanı''ALİGOPTER''*
bir uzay canavarı
uzak bir dünya..
***
hele ağustos böcekli yaz akşamları
ne olurdu içinde öyle
bir karın ağrısı
bir sıkıntı
''DENİZ'' diye anlatmıştı
komşu oğlu
''annee bizi denize götürsene''..
Tanrım!
O ne mavi ışıltı
yıllar sonra bile gözleri kamaştıran
o ne büyüklük
çocuk kalbimin mavi nişanlısı
bilinmezler kapısı
ilk büyücüm
öptüğüm ilk tuzlu dudak
tanrı bulut değilmiş, denize baksana..!
kim sordu o aptal soruları
kim?
Nerede o karnımdaki kıpırtı
büyümüzü bozdular
bize büyü yaptılar
şimdi al karşı yakayı
sil kıyıları
sen karıştır çöpleri
hazineler senin olsun
***
o zamanlar çöpten hazine çıkarırdı çocuklar
şimdi hazinelerimiz bir çöplük bile etmez...
kirimizden arındırırdı bizi
ters cevrilmiş dev borularda
biriken yağmur suyu
ilk havuzumuz!
Bir kuş vurmuş
uzak mahalle çocukları
ellerinde sergileri
biz ağustos böceği yakalarız
bir de hanımelleri
ballı olur çiçekleri!
Oklarımızın burnunda
gazoz kapağı ezmesi
don lastiğinden kızıldericilik buna denir
eee biraz izi kalmalı
dizlerde
bu büyülü zamanın
düştükçe
asfalt tanımaz betonlarda!
Sikini arı sokan çocuğun
efsanesi dillerde
ya apartman bahçesindeki karpuzlar
hırsızlar
hırsızlar sizi!
Bacakarasını kapat yoksa iki yazarlar golü!
Şalgamcı şalgam suyuna tükürüyormuş
kime ne?
Kadirle kadriye ikizmiydiler ne?
Biz aboricindik o zaman
duceridusuz
rüyada yaşıyorduk
ya şimdi
söyle bana
camiinin karanlık arka bahçesindekigizli ülke değilmiydi?
Peki ya amcamlar da kutsal diilse?
Niy dutlar dökülmüyor ağaçlardan
şimdi hep zihnimde dolaşacağıma
bırakın beni bu ara sokaklarda kaliim
baba
beni kebapçıya götür
yarısını zaten yiyemem
sen de Hasanda çay içersin
o da bana '' ortak'' der
sonra belki vurmazlar da onu!
Anne beni okula götürme
şimdi bu dağlardan aşağı nasıl kayarım?
Bırakın orda kaliim
size al sallarım
bakkala giderim
tekrar ede ede
yine
un şeker un şeker un şeker
unutana kadar
bilmem ki bu yol
daha ne kadar çeker?

0 Comments:

Post a Comment

<< Home